Danimarka’da ‘helal kesim’ yasağı
Danimarka'da tüm hayvanlar için kesim öncesinde tabancayla vurma veya bayıltma şartı getirildi. 'Helal kesim'i yasaklamak anlamına gelen uygulama Müslüman ve Yahudi azınlıkların tepkisini çekti. Bakanlık, uygulamayı "Hayvan hakları, inançlardan önce gelir" diyerek savundu. Danımarka geçtiğimiz günlerde çocukların gözü önünde gerçekleştirilen sürafa kesimi nedeniyle hayvan hakkı savunucularının sert eleştirilerine maruz kalmıştı.
Danimarka’da hayvanların vurulmadan kesilmesine yasak getirildi. Danimarka Gıda, Tarım ve Balıkçılık Bakanlığı’nın yayımladığı yönetmelikle hayvanlara kesimden önce vurma/bayıltma şartı getirildi.Helal kesimi yasaklamak anlamına geldiği belirtilen yönetmeliğe Müslüman ve Yahudiler tepki gösterdi.
Bakan Jorgensen ise Müslüman ve Yahudi kuruluşların tepkilerine rağmen şimdiye kadarki kesimlerin zaten bu şekilde olduğunu belirterek, 17 Şubat’tan itibaren başka türlü kesimin yasaklandığını açıkladı. 53 Müslüman kuruluşun katılımıyla oluşan Danish Halal ile Danimarka Musevi İnanç Toplumu, din özgürlüğüne müdahale olarak yorumladığı düzenlemeye karşı çıktı. Danish Halal kuruluşu, yeni uygulamaya karşı imza kampanyası başlattı. 20 bin imzaya ulaşmasının hedeflendiği belirtilen kuruluşun sitesinde şu açıklamaya yer verildi:
“Bu demek oluyor ki 17 Şubat’tan itibaren, hiç kimse hiçbir hayvanı önceden uyuşturmadan kesemeyecek. Bu uyuşturma metodu hayvanı kesilmeden öldürdüğü için Müslümanların helal kesim kurallarına aykırı. Aynı şekilde bu kesim şekli, Yahudilerdeki koşer kesimlere de aykırı olduğu için Yahudiler için de gayet sakıncalı. Bu yeni düzenleme inanç özgürlüğüne doğrudan bir müdahale olmakla beraber Müslüman ve Yahudilerin dinlerini yaşayabilmelerini de önemli oranda sınırlandırıyor. Bu düzenleme hayvan haklarını koruma adına olsa da aslında şoklanmadan kesimlerde hayvanların daha az acı çektiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu konudaki rahatsızlığımızı imza toplayarak göstermek istiyoruz.”
Danimarka’daki Yahudiler de yaptıkları açıklamalarla tepki gösterdi. Yahudi toplumundan Finn Schwarz, yeni düzenlemenin siyasi ve de özellikle azınlıklara karşı bir eylem olduğunu belirtti.
ZÜRAFA TARTIŞMASI SÜRERKEN…
Hayvan hakları hassasiyetiyle ve hayvanların eziyet çekmemesi için getirildiği belirtilen düzenleme, Kopenhag Hayvanat Bahçesi’nin 18 aylık bir zürafayı tabancayla öldürüp çocukların önünde otopsi yaptıktan sonra aslanlara yem edildiği günlere denk geldi.
Gıda, Tarım ve Balıkçılık Bakanı Dan Jörgensen, ülkesinin bu olay nedeniyle hayvan hakları savunucularının eleştirilerine hedef olduğu bir dönemde gelen yeni düzenleme için ‘hayvanların haklarının inançlardan önce geldiği’ açıklaması yaparak, genelgeyi savundu.
Son yıllarda Danimarka’da hayvan kesimlerinin zaten bayıltılmadan yapılmadığını ve genelgeyle uygulamadaki bu durumun sadece resmiyet kazandığını belirten Jörgensen, “İsveç ve Norveç’te buna benzer yasaklar söz konusu ve hukukçularım dini özgürlüğe aykırı bir yasak olmadığını belirtti” ifadesini kullandı.
KONU NASIL GÜNDEME GELDİ?
Ülkede, Müslüman ve Yahudiler için dini ritüellere göre kesim yapmaya uygun olan 17 Aralık 2012 tarihli bir genelgenin üzerinden 1 yıl geçmeden 2013 yılı sonlarında önceki Gıda, Tarım ve Balıkçılık Bakanı Karen Haekkerup döneminde yeni bir düzenleme konusu tartışılmaya başlamıştı. Bakan Haekkerup, kabine değişikliğiyle Adalet Bakanı olurken yerine atanan Danimarka’nın Avrupa Parlamentosu milletvekillerinden Dan Jörgensen de aynı çalışmayı sürdürdü.
Danimarka’daki ilgili sektör temsilcileri ile Müslüman ve Yahudi dini kuruluşlara yeni tasarıyla ilgili görüşleri 2013 Aralık ayında soruldu. Taslağı inceleyen Müslüman ve Yahudi kuruluşlar, yeni çalışmanın kendileri için “helal” ya da “koşer” kesime yasak getirdiğini belirterek, mevcut düzenlemenin devamını istedi.
DİYANET NE DEDİ?
Danimarka Türk Diyanet Vakfı, o dönemde yaptığı açıklamada, “Dini olan bir kesim usulünü din adına din dışı başka bir kişi/kurum belirleyemez. Din İşleri Yüksek Kurulu, İslami usule göre hayvanın kesim usulünü; kesim anında Allah’ın adının anılması, yemek ve nefes boruları ile boynun iki tarafındaki ana damarlardan en az birinin kesilmesi gerektiği şeklinde tarif eder. Ayrıca İslam dinine göre esas olan, kesimin bayıltmadan/şoksuz gerçekleştirilmesidir” diyerek yeni bir düzenlemeye karşı çıkmıştı.
VURMA/BAYILTMA YÖNTEMİ NEDİR?
Başta AB ülkeleri olmak üzere bazı ülkelerde kesim öncesinde uygulanan ve bayıltma yöntemi denilen uygulamanın en yaygını olanı tabanca ile uygulanıyor. Bu uygulamada hayvan sivri bir demir çubuk fırlatan tabancayla başından vurularak hareketsiz kalıyor. Böylece kesim sırasında hayvanın acı duymasının engellendiği belirtiliyor. Elektrikli şokun da ikinci bir yöntem olarak uygulandığı kesim öncesinde bu yöntemler sırasında hayvanın ölümü halinde Müslümanlara göre haram kabul ediliyor.
AB’DEKİ GENEL UYGULAMA NASIL? Avrupa Birliği ‘nin (AB), hayvanların korunmasıyla ilgili olarak yayımladığı 1099/2009 sayılı düzenlemede de uyuşturma yöntemi kullanılması desteklense de birliğe üye ülkelerin dini inançlara saygı göstererek bu konuda istisna tanımalarına imkan veriyor.
Danimarka’daki yeni düzenleme hazırlığının sürdüğü 2013 Aralık ayında Türk Diyanet Vakfınca yapılan açıklamada, ritüel (dini) kesim konusunun, Avrupa Birliği (AB) hukuk sisteminde ayrıca ele alınarak düzenlenmiş bir husus olduğuna değinilmişti. AB düzenlemelerinde, “ritüel kesim, hayvanların kesimi esnasında bir dinin öngördüğü esaslara uyulmak suretiyle yapılan kesimdir” ifadesine yer verildiği aktarılan açıklamada, şunlar kaydedilmişti:
“AB’nin hukuki düzenlemesinde açıkça görüldüğü gibi, ritüel (dini) kesim hususunda dini gerekler dışında hiçbir etkileme, sınırlama veya yasaklama getirilmemekte, kesim usulü tamamen dinin kendi esaslarına bırakılmaktadır. Hemen hemen bütün AB ülkelerinde bayıltmadan dini usullere göre kesim yapılması, kesimin bir kesimhanede ve veteriner kontrolü altında yapılması şartı ile serbesttir. Sadece Polonya ve İsveç’te söz konusu ritüel (dini) kesim yapılması kanunla yasaklanmıştır. Ancak bu ülkelerde yapılan bu yasal düzenlemelerle ritüel (dini) kesimin yasaklanması sebebiyle helal kesim yapılamayacağından artık bu ülkelerde verilmekte olan helal sertifikaları da İslam’a göre tartışmalı hale gelmiştir. Umarız Danimarka’da da benzer bir durum yaşanmaz.”