BildirimlerBM Bildirimleriİzleme ve Raporlama
BM İnsan Hakları Komitesine bildirim
Türkiye’nin Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme’ye (MSHUS) uyumuyla ilgili ikinci periyodik raporuna ilişkin, BM İnsan Hakları Komitesine (Komite) kapsamlı bir bildirim sunduk. Komitenin 142. oturumu öncesinde iletilen 16 Eylül 2024 tarihli bildirim, din veya inanç özgürlüğü, azınlık hakları, nefret suçları gibi kritik konuları ele alıyor.
Bildirimin odaklandığı temel konular ve tavsiyeler:
- Madde 27 ve azınlık hakları: Türkiye, MSHUS’nin 27. maddesine koyduğu çekinceyi geri çekmeli, etnik, dinî ve dilsel azınlıkların korunmasına yönelik güvenceleri sağlamalı ve azınlık okullarına kamu kaynağı ayırmalı.
- Nefret suçları: Türkiye, nefret suçlarıyla mücadeleye yönelik reformlar yapmalı. Bu kapsamda, uluslararası standartlarla uyumlu kapsamlı bir mevzuat düzenlenmeli ve nefret suçlarına ilişkin veri toplama iyileştirilmeli.
- Vicdani ret: Türkiye’nin askerlik hizmetine karşı vicdani ret hakkını tanımaması ve bunun vicdani retçilere yönelik çok boyutlu insan hakları ihlalleri doğurması ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Bildirimde, vicdani ret hakkının tanınmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılması talep ediliyor.
- İbadet yeri statüsü edinmedeki engeller: Aleviler, Yehova’nın Şahitleri ve Protestan toplulukları, ibadet yeri statüsü elde etmekle ilgili sistematik engellerle karşılaşıyor ve bu onları idari müdahaleye ve kapatılma riskine karşı savunmasız bırakıyor. Bu bağlamda, ibadet yerlerinin tanınması için ayrımcı olmayan bir süreç, yasalar ve idari reformlar aracılığıyla tesis edilmeli.
- Azınlık vakıfları ve örgütlenme özgürlüğü: Bildirimde, Türkiye’deki azınlık vakıflarının seçimlerine yönelik yeni düzenlemedeki eksiklikler ortaya konuyor. Bu doğrultuda, yetkililerin örgütlenme özgürlüğüne yönelik yasal engelleri kaldırmaları, azınlık gruplarına tüzel kişilik kazandırmaları ve fiili eşitliği sağlayacak tedbirleri uygulaması gerekiyor.
- Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) dersi: Türkiye’de, İslam dinî eğitimi niteliğindeki DKAB dersleri, din veya inanç özgürlüğünün korunmasına yönelik ciddi müdahaleler oluşturuyor. Bu bağlamda, öğrencilerin veya velilerin inançlarını açıklamasını gerektirmeyen ve ayrımcı olmayan bir muafiyet mekanizması tesis edilmeli ve DKAB dersi içeriği uluslararası insan hakları hukuku standartlarına uygun hale getirilmeli.
- Türkiye vatandaşı olmayan Protestanlara yönelik seyahat yasakları ve sınır dışılar: Türkiye vatandaşı olmayan Protestanlara yönelik seyahat yasakları ve sınır dışı uygulamaları 2019’dan itibaren yaklaşık 250 kişiyi etkiledi. Türkiye, bu ayrımcı uygulamalara son vermeli ve haksız giriş yasakları uluslararası insan hakları hukuku çerçevesinde gözden geçirilmeli.