Yeni Anayasa ve Din- Devlet İlişkisi / Turkey’s New Constitution and State-Religion Relationship
30.05.2012, Anayasaizleme.com / Mine Yıldırım
Summary in English below.
Gerçekten de, çoğunluk ve azınlığı temsil eden birçok din veya inanç grubu temsilcisi ciddi bir hazırlık sonucunda katkılarını Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na ilettiler. Bu şekilde kamuoyu da bu grupların talep ve beklentilerini duyma şansına sahip oldu. Türkiye’nin dinsel çoğulculuğunu bu resimde gördük: İslam içindeki farklı yorumlar, Hıristiyanlık içindeki farklı mezhepler, Musevilik, dinle çok ilgilenmeyenler vs. Öte yandan, temsil edilmeyen gruplar da oldu; Bahailerin, Yehova Şahitleri’nin ve ateist / agnostik veya hümanist grupların bu sürece katılmamış olmaları katkıları eksik bıraktı. Umarız bir şekilde beklentilerini kamuoyu ile paylaşabilirler.
İnanç gruplarının yeni anayasadan beklentilerini gözden geçirdiğimizde öne çıkan konuların laiklik, eşitlik, çoğulculuk, din veya inanç özgürlüğü ve bunlarla kesişen eğitim hakkı, zorunlu Din Kültürü Ahlak Bilgisi dersleri, Diyanet, dinin kamu alanında dışa vurumu, örgütlenme özgürlüğü ve din görevlisi yetiştirme, çok hukukluluk gibi uzun yıllardır yaşadıkları sorunları çözmeye yönelik talepleri içerdiğini görüyoruz.
Din veya inanç özgürlüğünün çerçevesini oluşturacak en önemli unsurlardan biri kuşkusuz devletin dinle nasıl bir ilişki kuracağı meselesi. Bu nedenle inanç gruplarının din-devlet ilişkisi konusunda beklentileri çok önemli. Türkiye’de bu anlamda anahtar “laiklik” ilkesi olagelmiştir. İnanç gruplarının yeni anayasadan beklentilerine bakıldığında bazılarının ne laiklik ilkesine ne de din veya devlet ilişkisiyle ilgili herhangi bir açıklamaya yer vermediklerini görüyoruz. Bazıları devletin her din veya inanca eşit mesafede olması gerektiğinin altını çiziyor. Bazıları laikliğin bugüne kadar olduğu şekliyle dinsel dışavurumları kısıtlayan biçimde yorumlanmaması gerektiğini özellikle belirterek dini dışavurumlara daha açık bir devlet özlemini dile getiriyorlar.
Bir tarafta her din veya inanca karşı eşit mesafede duran, din işlerine karışmayan, herkes için din veya inanç özgürlüğünü korumakla yükümlü ve bunu gerçek anlamda hayata geçiren bir devlet özlemi, diğer tarafta ise dini dışavurumlara daha açık ve dini cemaatlerle etkileşime ve desteğe sıcak bakan bir devlet özleminin rekabet içinde olduğu söylenebilir. Birincisinin kendisini azınlıkta gören kesimler, ikincinin ise genel olarak çoğunlukta olan (tüm çoğunluk grupları dahil olmamak koşuluyla) kesimlerce özlenen din-devlet ilişkisi olduğunu söylemek mümkün. Meselelere hangi özlem veya çıkar/menfaatle yaklaşılacağı Diyanet İşleri Başkalığı, zorunlu Din Kültürü Ahlak Bilgisi dersleri, kamuda dinsel semboller, siyasilerin dini söylemleri, eğitimde dinsel referanslar, din veya inanç özgürlüğünün uluslararası hukuk standartları ölçüsünde herkes için güvence altına alınıp alınmaması konularında önemli bir etken olacaktır.
Öte yandan, tüm inanç gruplarının “gerçek eşitliğin” sağlanması konusunda ortak bir beklentisi olduğu açıkça ortaya çıkıyor. Eşitlik ilkesinin din-devlet ilişkisi konusunda bir uzlaşma sağlama açısından belirleyici bir rolü olabilir. Devletin dinle kurduğu ilişkinin kriteri gerçek eşitliği sağlamak olabilir.
Habere ulaşmak için tıklayınız.
Summary
The question of how the state-religion relationship will be defined in Turkey’s new Constitution will have important implications on issues like the protection of the right to freedom of religion or belief, the compulsory Religious Culture and Ethics lessons, the Presidency of Religious Affairs etc. A review of submissions by religious groups to the Constitutional Reconciliation Commission reveals two trends, one a strictly neutral state that will observe equal distance to all religions and the other a desire for more state-religion interaction and openness on the part of the state to religious manifestations. Also, all groups express that they want to see “real equality”. There needs to me more discussions on how the state-religion relationship should be formulated in the new Constitution beyond the secular – not secular debate in order to secure compliance with Turkey’s international human rights commitments.
_________________________________________________________________________________________