AİHM VE BM İNSAN HAKLARI KOMİTESİ DİN VEYA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ KARARLARI
İzleme tablosu, din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili olarak AİHM ve BM İnsan Hakları Komitesi veri tabanlarında tespit edilmiş ihlal kararları ve görüşlerinin bir özetini sunuyor.
Uluslararası insan hakları uyum denetim mekanizmaları, Türkiye’de din veya inanç özgürlüğüne ilişkin önemli meseleler hakkında karar, görüş ve tavsiyeler sunuyor. Ancak bunlar kamu yetkileri tarafından yerine getirilmiyor. Oysa, söz konusu karar ve tavsiyelerin uygulanması Türkiye’de herkesin din veya inanç özgürlüğünün korunması için son derece büyük bir etki yaratacak nitelikte.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan ülkelerden biri tarafından Sözleşme’de ve ek protokollerde belirlenen haklarının ihlal edildiğini düşünen herkes, iç hukuk yollarının tüketilmesinin ardından dört ay içinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurma hakkına sahip.[1] Bu doğrultuda, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun AİHM’e yapılacak başvuru öncesinde tüketilmesi gerekiyor.[2] Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ise, mahkeme kararlarının taraf devletlerce uygulanmasını denetliyor. Bu noktada iç hukuk yollarının tüketilmesinin önemine değinmek gerekiyor. Çünkü AİHM sisteminde yapılan taramada, birçok bireysel başvurunun bu yolların tüketilmemesi sebebiyle kabul edilemez olarak değerlendirildiği öne çıkan gözlemlerden biri oldu.
Birleşmiş Milletler (BM) Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin (MSHS) denetim organı olan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi (İHK) de benzer şekilde, MSHS’ye Ek İhtiyari Protokol ile insan hakları ihlalleriyle ilgili başvuru yolunu sağlıyor. Türkiye de bireysel ve devletlerarası başvuru usullerini öngören İhtiyari Protokol’e taraf olarak, İHK’nin başvuruları kabul etme ve inceleme yetkisini tanıyor. İHK’ye başvuru için yine iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekiyor, Komite bu yolların tüketilmesinin ardından başvuru için beş yıl süre tanıyor.[3]
Uluslararası insan hakları uyum denetim mekanizmalarının kararlarına uyulması, kamu yetkilerinin eylemlerinden kaynaklı insan hakları ihlallerinin önüne geçilmesi, mağduriyetlerin giderilmesi ve gerekli düzenlemelerin sağlanması açısından son derece önemli.
Ne var ki AİHM ve İHK karar ve görüşlerinin fiili olarak uygulanması konusunda oldukça geri kalınmış durumda. Özellikle AİHM kararlarında dile getirilen genel tedbirlerin uygulanması Türkiye’de din veya inanç özgürlüğünün korunması açısından esaslı bir iyileştirme sağlayacak. Bu kararlar, başka konuların yanı sıra, zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri, askerlik hizmetine karşı vicdani ret ve ibadet yerlerinin statüsü ile ilgili. AİHM ayrıca, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinden Alevilere kamusal dinî hizmetler için kaynak ayrılmamasını da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı buldu. Bunun yanı sıra, konuyla ilgili BM mekanizmaları da vicdani ret ve başörtüsü konularında yapılan başvurularda önemli ihlal tespitleri yaptı. Kamu yetkililerinin, din veya inanç özgürlüğünü ilgilendiren davalarda verilen AİHM kararlarını ve İHK görüşlerini yerine getirerek, benzer ihlallerin yaşanmasını önlemek için gecikmeksizin genel tedbirler alma yükümlülüğü var.
Din veya inanç özgürlüğüyle ilgili AİHM kararları ve İHK görüşlerine dair öne çıkan bazı bulgular:[4]
- Askerlik hizmetine karşı vicdani ret hakkının tanınmaması din veya inanç özgürlüğüne yönelik bir ihlal teşkil ediyor. Birçok AİHM kararı ve BM İHK tarafından verilmiş bir görüşte bu ihlal tespit edilmiş olmasına rağmen, henüz iç hukukta gerekli düzenleme yapılmış değil. Söz konusu hakkın tanınmaması ayrıca, vicdani retçilerin başka birçok insan hakkını ihlal ediyor.
- Devlet yetkilileri ibadet yerlerinin statüsüyle ilgili AİHM kararlarını göz ardı ederek bu mekânlara ibadet yeri statüsü tanımayı sistematik bir şekilde reddediyor. İbadet yeri statüsü edinilmesine yönelik yasal ve idari değişiklikler yapılarak ayrımcılık içermeyen bir sürecin tesisi ve buna eşlik edecek avantajlar uzun süredir atılmayı bekleyen adımlar arasında yer alıyor.
- Din hizmetlerinde yalnızca Sünni Müslüman topluluğa kamu bütçesinden kaynak ayrılıyor. Bu durum ayrımcılık yasağına aykırı olduğu gibi, devletin eşitlik ilkesini gözetme yükümlülüğüyle de çelişiyor. AİHM’in (Büyük Daire) İzzettin Doğan ve Diğerleri/ Türkiye davasında verdiği karar Alevi toplumu için olduğu kadar, geniş toplum açısından da önemli tespitler içeriyor. Bu kararın uygulanması tüm din veya inanç topluluklarının din veya inanç özgürlüğünün kullanımında eşit olarak korunmasını sağlamak bakımından son derece önem taşıyor.
- Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, muafiyet mekanizması da dahil olmak üzere, çocuğun ve ebeveynlerin din veya inanç özgürlüğünün korunmasına yönelik esaslı bir müdahale oluşturuyor. AİHM’in Hasan ve Eylem Zengin/Türkiye (2007) ve Mansur Yalçın ve Diğerleri/Türkiye (2014) kararları hala uygulanmayı bekliyor.
Aşağıdaki izleme tablosu, din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili olarak AİHM ve İHK veri tabanlarında tespit edilmiş ihlal kararlarının ve görüşlerinin bir özetini sunuyor. AİHM ihlal kararlarının uygulanması, ihlallerin giderilmesi için belirlenen genel önlemlerin uygulanması da dahil olmak üzere, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin gözetiminde izleniyor.
AİHM ihlal kararları
Dava ismi | Başvuru no / Karar tarihi | Konu / Karar / Genel önlemler |
Abdullah Yalçın – Türkiye
|
34417/10
14.09.2022
|
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
Başvurucu, Diyarbakır Yüksek Güvenlikli Tutukevi’nde mensup olduğu İslam dininin gereği olarak gördüğü cuma namazına katılması için yetkililerin gerekli düzenlemeleri yapmaması nedeniyle şikâyetçi olmuştur. Mahkeme, Hükümetin, başvuranın görüşlerini açıklama özgürlüğünü güvence altına almak için Sözleşme’nin 9. maddesi kapsamındaki pozitif yükümlülüklerine uygun bir şekilde ilgili ve yeterli nedenler ileri sürerek, yerel makamların söz konusu çatışan çıkarları tarttığını kanıtlayamadığı sonucuna varmıştır. |
Altınkaynak ve Diğerleri – Türkiye | 12541/06
15.01.2019 |
Örgütlenme özgürlüğü
Başvurucuların dinî uygulamalarının finansmanına katkıda bulunmak için oluşturmaya çalıştıkları vakfın tüzel kişiliğe sahip olmasına izin verilmemesinin herhangi bir acil toplumsal ihtiyacı karşılamadığı, hiçbir durumda, amaçlanan meşru amaçlarla orantılı olmadığı ve sonuç olarak, demokratik bir toplumda gerekli sayılamayacağı kararına varılmıştır. 11. madde ihlal edilmiştir. |
Altun ve Diğerleri – Türkiye | 54093/10
10.07.2018 |
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
Başvurucuların, dini bir mevlide katılmaları nedeniyle Terörle Mücadele Kanunu kapsamında verilen cezalar 9. maddeyi ihlal etmiştir. |
Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı – Türkiye | 32093/10
20.06.2017 |
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, ayrımcılık yasağı
Mahkeme özellikle, Alevilik inancının bir din olmadığı yönünde yerel mahkemelerce yapılan değerlendirmenin, cemevlerinin, bilinen diğer ibadet yerleri gibi, dinî bir inanca ilişkin ibadet yapılmasına yönelik yerler olduğu dikkate alındığında, cemevlerinin ibadet yerlerine tanınan imtiyazdan yararlanmamasını haklı kılmak için kullanılamayacağı kanaatine varmıştır. İbadethanelere tanınan imtiyazın kapsamı ne olursa olsun –elektrik masrafları ya da aydınlatma giderleri–, cemevlerinin bu muafiyetten yararlandığı halen söylenemez. Başvuranın maruz kaldığı ayrımcı muamelenin objektif ve makul bir gerekçesinin bulunmaması nedeniyle, Sözleşme’nin 9. maddesiyle birlikte 14. maddesi ihlal edilmiştir. Genel önlemler Söz konusu muafiyetten kaynaklanan ayrımcılığı ortadan kaldırmak amacıyla ulusal düzeyde genel tedbirlerin alınması gerekmektedir. |
Yehova’nın Şahitlerini Destekleme Derneği – Türkiye | 36915/10 ve 8606/13
24.05.2016 |
Düşünce, vidan ve din inanç özgürlüğü
Başvurucu derneğin ibadet yeri statüsü için yaptığı başvurulara ilişkin ret kararlarının, başvuranların din özgürlüğünü doğrudan etkilediği ve bu kararların, ne izlenen meşru amaçla orantılı, ne de demokratik bir toplumda gerekli olduğuna karar verilmiştir. |
İzzettin Doğan ve Diğerleri – Türkiye | 62649/10
26.04.2016 (Büyük Daire)
|
Din veya inanç özgürlüğü, ayrımcılık yasağı
Devletin Alevi başvurucuların talep ettiği dinî hizmetleri sağlamamasıyla birlikte ortaya çıkan Alevi toplumunun tanınmayışı Alevilerin din veya inanç özgürlüğü haklarını etkili bir şekilde kullanamamasına neden olmaktadır. Bu hak inkârı, Alevi toplumunun ibadet yerlerini (cemevi) ve din önderleri olan dedelerin unvanlarını kullanmasını imkânsız hale getirmiştir. Geçerli ve yeterli gerekçelerin de sunulamamasıyla devlet takdir yetkisini aşmış bulunmaktadır. Bu nedenle şikâyet konusu yapılan müdahale demokratik bir toplumda gerekli sayılamaz. 9. madde ihlal edilmiştir. Alevilerin maruz bırakıldığı farklı muamelenin nesnel ve makul bir gerekçesi bulunmadığı için 9. madde ile bağlantılı olarak 14. madde ihlal edilmiştir. |
Mansur Yalçın ve Diğerleri – Türkiye | 21163/11
16.02.2015 |
Eğitim hakkı
Devlet eğitim sistemi ebeveynlerin inançlarına saygı duyulmasını sağlayacak güvencelerden hâlâ yoksundur. Özellikle Sünni İslam’dan farklı bir dinî veya felsefî inanca sahip ebeveynlerin çocuklarına yönelik seçenekler içermemekte ve çok sınırlı olan muafiyet prosedürü, çocuk ve ebeveynlerin ağır bir yüke maruz kalmasına sebep olmakta ve çocukların dersten muaf tutulması için inançlarını açıklama mecburiyetine yol açmaktadır. 1 No’lu Protokolün 2. maddesi ihlal edilmiştir. Genel önlemler Mahkeme, muafiyet imkânlarından yararlanmak için öğrenci velilerinin dini veya felsefi inançlarını açıklamaya zorlamayacak elverişli şartların gecikmeksizin oluşturulması gerekliliği üzerinde ısrar etmektedir. |
Güler ve Uğur – Türkiye | 31706/10 ve 33088/10
02.12.2014 |
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
Başvuranların güvenlik güçleri tarafından öldürülen yasadışı örgüt üyesi üç kişi anısına siyasi bir parti binasında düzenlenen dini bir törene (mevlit) katılmalarından dolayı terör örgütü lehine propaganda yaptıkları gerekçesiyle nedeniyle mahkûm edilmeleriyle din özgürlüklerinin sınırlanması kanunla öngörülmediği için Sözleşme’nin 9. maddesi ihlal edilmiştir. |
Buldu ve Diğerleri – Türkiye | 14017/08
03.06.2014 |
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, insanlık dışı muamele yasağı
Mahkeme, askerlik hizmetini yerine getirmeyi reddetmeleri nedeniyle Yehova Şahidi dört başvurucu aleyhinde alınan tedbirlerin, Sözleşme’nin 9. maddesi anlamında demokratik bir toplumda gerekli olmayan bir müdahale olduğuna ve bu maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir. Mahkeme, başvuranların maruz kaldıkları ceza soruşturmalarının ve cezaların, bütünüyle ele alındıklarında ve tekrarlanan nitelikleri ve ağırlıkları dikkate alındığında, küçük düşürücü ve insanlık dışı bir niteliğe sahip olan muameleler teşkil ettiği için, Sözleşme’nin 3. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Bir başvurucunun davasını yürüten askeri mahkemenin bağımsızlık ve tarafsızlıktan yoksun olması nedeniyle, başvurusunda Sözleşme’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Genel önlemler Vicdani ret hakkının tanınması ve vicdani retçilerin askeri mahkemelerde yargılanmaması için gerekli önlemler alınmalıdır. |
Erçep – Türkiye | 43965/04
22.02.2012 |
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, adil yargılanma hakkı
Yehova Şahidi olan başvurucu dini gerekçelerle zorunlu askerlik hizmetini yapmayı reddetmesinin ve alternatif kamu hizmeti bulunmamasının sonucunda birçok mahkumiyete maruz kalmıştır. Mahkeme, başvuranın vicdanının ve inançlarının gereklerini göz önünde bulundurmak için hiçbir şeyin öngörülmemesine rağmen başvurana verilen cezaların demokratik bir toplumda gerekli bir önlem olmadığı kanaatine varmıştır. Başvurana dair mahkumiyetlerin AİHS’nin 9. maddesine göre demokratik bir toplumda gerekli olmayan bir müdahale oluşturduğu için 9. madde ihlal edilmiştir. Bir sivil olarak askeri bir mahkeme tarafından yargılandığı için Sözleşme 6/1’in ihlal edildiğine karar verilmiştir. Genel önlemler Sözleşme’nin 9. maddesi tarafından güvence altına alınan hakkın ihlali bir başvurana atfedilen statü sorunundan, vicdani retçiler için hukuk sistemindeki yetersizlikten ve diğer yandan da alternatif hizmetin olmamasından ileri gelmektedir. Davada tespit edilen ihlallere benzer ihlalleri önlemek için gerekli, yasal reformun kabul edilmesi ve alternatif hizmetin getirilmesi benzer ihlallerin olmaması için gereklidir. |
Feti Demirtaş – Türkiye | 5260/07
17.04.2012 |
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, insanlık dışı muamele yasağı, adil yargılanma hakkı
Mahkeme, art arda gelen kovuşturma ve mahkumiyetlerin, Yehova Şahidi bir vicdani retçi olan başvurucuyu sivil ölüme mahkum ettiğini belirterek Sözleşme’nin 3. maddesinde yer alan insanlık dışı muamele yasağının ihlal edildiğine ve 9. Madde kapsamında korunan vicdan ret hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Ayrıca bir sivil olarak askeri mahkemede yargılanmasının 6. maddede korunan adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine hükmetmiştir. Genel önlemler Vicdani ret hakkının tanınması ve vicdani retçilerin askeri mahkemelerde yargılanmaması için gerekli önlemler alınmalıdır. |
Mehmet Tarhan – Türkiye | 9078/06
12.07.2012 |
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, onur kırıcı muamele yasağı
Mahkeme zorunlu askerlik hizmetine alternatif öngörmeyen ve başvuranın vicdani ret hakkından yararlanıp yararlanamayacağını saptayacak etkili ve erişilebilir bir usul öngörmeyen bir sistemin, toplumun bütününün çıkarları ve vicdani retçilerin çıkarları arasında adil bir denge sağlayamayacağından bahisle yetkili makamların 9. maddeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmedikleri ve 9. maddenin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Ayrıca, başvurucuya yapılan kötü muamelelerin onur kırıcı bir niteliğe büründüğüne ve 3. maddenin ihlal edildiğine karar verilmiştir. Genel önlemler Vicdani ret hakkının tanınması ve vicdani retçilerin askeri mahkemelerde yargılanmaması için gerekli önlemler alınmalıdır. |
Halil Savda – Türkiye | 42730/05
12.06.2012 |
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, onur kırıcı muamele yasağı, adil yargılanma hakkı
Mahkeme, vicdani retçi olan başvurucunun maruz kaldığı muamelelerin bir ceza mahkûmiyetinde veya tutuklamanın doğasında olan onur kırıcılık unsurunu aşan ciddi sıkıntılara sebep olduğunu değerlendirerek 3. maddenin; zorunlu askerlik hizmetine alternatif bir hizmet önermeyen ve başvuranın vicdani ret hakkından faydalanıp faydalanamayacağını saptayacak erişilebilir ve etkin bir usul öngörmeyen sistemden dolayı 9. maddenin; başvurucunun askeri mahkemede yargılanması sebebiyle de 6. maddenin 1. Fıkrasının ihlal edildiğine karar vermiştir. Genel önlemler Vicdani ret hakkının tanınması ve vicdani retçilerin askeri mahkemelerde yargılanmaması için gerekli önlemler alınmalıdır. |
Osman Murat Ülke – Türkiye | 43965/04
24.04.2006 |
İnsanlık dışı muamele yasağı
Mahkeme, olayları bir bütün olarak ele alarak ve başvuranın maruz kaldığı muamelelerin sürekliliğini ve ciddiyetini göz önüne alarak, bir ceza mahkumiyetinde veya tutuklulukta bulunan normal onur kırıcılık unsurunu aşan ciddi bir ıstırap ve acıya neden olduğunu değerlendirerek, söz konusu işlemlerin, onur kırıcı muamele oluşturduğuna ve 3. maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir. Genel önlemler Vicdani ret hakkının tanınması ve vicdani retçilerin askeri mahkemelerde yargılanmaması için gerekli önlemler alınmalıdır. |
Ahmet Arslan – Türkiye | 41135/98
04.10.2010 |
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
Mahkeme, Aczimendi tarikatına bağlı başvuranların giydikleri kıyafetlerle dini inançlarını açığa vurma özgürlüğüne yapılan müdahalenin 9. madde bakımından yeterli gerekçelere dayandırılmadığı kanaatine vararak 9. maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir. |
Sinan Işık – Türkiye | 21924/05
02.05.2010 |
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
Mahkeme, nüfus cüzdanlarında dine ayrılmış bir hane olmasının dini inanç ve düşüncelerin açıklamaya zorlanmama hakkına aykırı olduğuna ve 9. maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir. Genel önlemler AİHM kimliklerdeki din hanesinin kaldırılmasının, benzer ihlalleri önleyecek uygun bir genel önlem olacağına karar vermiştir. 29 Haziran 2011’de Türkiye tarafından sunulan eylem planına göre vatandaşlık kartı uygulamasına geçilecek ve bu kartta din bilgisine yer verilmeyeceği ifade edilmiştir. Ancak nüfus kayıtlarında din hanesi yer almaya devam etmektedir. |
Hasan ve Eylem Zengin – Türkiye | 1448/04
09.01.2008 |
Eğitim hakkı
Mahkeme, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinden muafiyet usulünün uygun bir yöntem olmadığı ve din derslerinde öğretilenin çocukların üzerinde okul ile kendi değerleri arasında bağlılık çatışmasına yol açabileceğini haklı olarak düşünebilecek ebeveynlere yeterince koruma sağlamadığı, din dersinden muafiyet işlemi, farklı dini veya felsefi inanışlara sahip aileleri ağır bir yük altına sokabildiği ve onları, çocuklarının din dersinden muaf tutulmaları için dini ya da felsefi inançlarını ifşa etmeye mecbur kıldığı gerekçeleriyle Ek 1 No’lu Protokol’ün 2. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir. Genel önlemler Eğitim sisteminin ebeveynlerin inançlarına saygı göstermekte yetersiz kalması nedeniyle AİHS – Eğitim sistemi AİHS 1 No’lu Protokol’ün 2. maddesi ile uyumlu hale getirilmeli. |
BM İHK görüşleri
Dava ismi | Başvuru no / Karar tarihi | Konu / Karar / Genel önlemler |
Atasoy ve Sarkut – Türkiye | 1853/2008 ve 1854/2008
19.06.2012 |
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
İHK, Yehova’nın Şahidi ve vicdani retçi olan başvurucuların, MSHS 18. madde 1. fıkra kapsamında korunan din veya inanç özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verdi. Başvuruculara yönelik tutuklama kararı olmasa da başvurucular halen bakaya sayılmaktadır. Genel önlemler İHK benzer ihlallerin yaşanmaması için Türkiye’nin vicdani ret hakkını etkin bir şekilde koruyan bir mekanizma oluşturmasını ve vicdani retçilere yönelik cezaların kaldırılmasını uygun birer önlem olarak görmüştür. |
Seyma Turkan – Türkiye | 2274/2013
17.07.2018 |
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
İHK, bir üniversitede başın örtülmesine ilişkin kısıtlamanın, saçlarını örtmeyi seçen Müslüman bir kadın olarak başvurucuya karşı bir tür kesişimsel ayrımcılık oluşturduğu ve dolayısıyla MSHS 18. maddeyle bağlantılı olarak 26. ve 3. maddelerini ihlal ettiği sonucuna varmıştır. |
[1] https://inhak.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/avrupa-insan-haklari-mahkemesine-basvurular-hakkinda-sss28112019034114
[2] https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/tr/content/43-avrupa-insan-haklar-mahkemesi/
[3] Eğer başvuran, bu yolların hukuksuz bir şekilde uzayacağını ya da etkisiz kalacağını ya da başvurana açık olmadığını kanıtlarsa, iç hukuk yollarının tüketilmesine gerek olmuyor. Bknz. Guidance for Submitting an Individual Communication to the UN Treaty Bodies.
[4] Daha detaylı değerlendirme için bknz. Temenniden Eyleme İlerleme Çağrısı – Türkiye’de Din veya İnanç Özgürlüğü İzleme Raporu 2022.