AGİT: Nefret suçlarına yönelik kapsamlı bir yaklaşımın olmaması bu suçları görünmez kılıyor
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu (DKİHB), “2020 Nefret Suçu Raporu”nu yayımladı.
“2020 Nefret Suçu Raporu” AGİT bölgesindeki devletlerde 2020 yılında yaşanan nefret suçu olayları ile ilgili istatistiki ve niteliksel bilgileri içeriyor. Rapor kapsamında, AGİT katılımcısı 42 devlet, 2020 için resmî nefret suçu verisi sundu. Bu devletlerden 36’sı istatistiki bilgi iletirken, 22’si önyargı saikiyle ayrıştırılmış istatistikler sundu. Ayrıca rapor, 136 sivil toplum örgütü, BMMYK ve AGİT misyonları tarafından bildirilen 46 katılımcı devlette yaşanan nefret olaylarıyla ilgili bilgileri de içeriyor. Dünya genelinde nefret suçuna dair en kapsamlı rapor olan “2020 Nefret Suçu Raporu”na göre, AGİT bölgesinde 2020 yılında, 7 bin 181 önyargı saikiyle işlenmiş nefret olayı kayıt altına alındı.
AGİT’in nefret suçu tanımı:
“Mağdurun, mülkün ya da işlenen bir suçun hedefinin, gerçek ya da hissedilen ırk, ulusal ya da etnik köken, dil, renk, din, cinsiyet, yaş, zihinsel ya da fiziksel engellilik, cinsel yönelim veya diğer benzer faktörlere dayalı olarak benzer özellikler taşıyan bir grupla gerçek ya da öyle algılanan bağı, bağlılığı, aidiyeti, desteği ya da üyeliği nedeniyle seçildiği, kişilere veya mala karşı suçları da kapsayacak şekilde işlenen her tür suç.”
Buna göre kayıt altına alınan, AGİT bölgesindeki nefret olaylarının önyargı türüne göre sayıları ise şu şekilde:
- ırkçılık ve yabancı düşmanlığı: 2385
- antisemitizm: 2316
- cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğine yönelik önyargı: 1207
- Hristiyanlara yönelik önyargı: 981
- Müslümanlara yönelik önyargı: 333
- cinsiyete yönelik önyargı: 208
- Romanlara yönelik önyargı: 84
- engellilere yönelik önyargı: 29
- diğer dinlere veya inançlara yönelik önyargı: 12
Türkiye verileri ve ulusal gelişmeler
Raporda, Türkiye’de polis tarafından kaydedilen 70 nefret suçu olduğu ve bu suçların 69’unun ibadet yerlerine yapılan saldırılar ve 1’inin de tehdit veya tehdit edici davranışlar olduğu aktarılıyor. Ancak, DKİHB Türkiye’deki kolluk kuvvetlerinin nefret suçlarının önyargı saiklerini kaydetmediğini belirtiyor. İnanç Özgürlüğü Girişimi, AGİT/DKİHB, London Legal Group, Papalık Makamı, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği ve Transgender Europe tarafından bildirilen 27 nefret suçu vakasına da ayrıca yer veriliyor.
Buna göre Türkiye’deki nefret olaylarının önyargı türüne göre sayıları ise şu şekilde:
- ırkçılık ve yabancı düşmanlığı: 17
- Müslümanlara yönelik önyargı[1]: 6
- Hristiyanlara yönelik önyargı: 5
- cinsiyete yönelik önyargı: 3
- cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğine yönelik önyargı: 3
DKİHB’ye göre Türkiye, 2016 yılında imzalanan uzlaşı belgesinin ardından, DKİHB’nin Kolluk Kuvvetleri için Nefret Suçlarına karşı Eğitim (TAHCLE) programını uygulamaya devam etti. Şimdiye kadar bu kapsamda birçok polisle eğitim yapıldı ve 2020 yılında da Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Akademisi’yle iş birliğiyle 509 polis memuruna eğitim verdi. Bunun yanında DKİHB, Türkiye’nin mevcut yasal çerçeveyi gözden geçirmesinin önyargı saikinin etkili bir şekilde kabul edilmesi ve faillere uygun cezaların verilmesi açısından fayda sağlayacağını belirtiyor.
AGİT raporunda, Mart 2021’de Türkiye Hükümeti’nin açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’na da değiniliyor. Buna göre, Eylem Planı’nın hedeflerinden birinin nefret suçunu ele aldığı ve şu maddeleri içerdiği aktarılıyor:
- İnsan onurunu hedef alan, farklı kesimlerin bir arada barış içinde yaşamasına yönelen nefret suçlarının ayrıca düzenlenmesi taahhüdü, bu suçlarla mücadele için gerekli tüm tedbirlerin etkin şekilde alınması (dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi görüş, felsefi inanç, mezhep ve benzeri nedenlere dayalı nefret suçları özellikle belirtilmiştir.);
- İslam ve yabancı düşmanlığı, göçmen karşıtlığı ve ırkçılık gibi ayrımcılık ve nefret söylemi/suçu teşkil eden ulusal ve uluslararası düzeydeki gelişmeler takip edilecek ve periyodik raporlar hazırlanması;
- ayrımcılık ve nefret suçlarıyla etkili bir şekilde mücadele etmek amacıyla soruşturma kılavuzları oluşturulması;
- ayrımcılık ve nefret suçuna ilişkin Türk Ceza Kanunu’nda yeni bir düzenleme yapılması;
- Ceza Hukuku Bilim Komisyonunun görüşleri de dikkate alınarak sürekli izlemenin sağlanması;
- ayrımcılık ve nefret suçlarından daha fazla etkilendiği değerlendirilen mağdurlara yönelik olarak psiko-sosyal ve hukuki destek verilmesi;
- ayrımcılık ve nefret suçları ile kabahatlere ilişkin veri tabanı oluşturulması ve istatistiklerin sağlıklı bir şekilde toplanmasının sağlanması, bu amaçla kolluk ve savcılık personeline eğitim verilmesi;
- medya çalışanlarına yönelik eğitim ve el kitapçıkları hazırlanması suretiyle nefret söylemi ve ayrımcılıkla ilgili farkındalık artırılması.
Genel bulgular ve öneriler
DKİHB’ye göre 2020 için bildirilen resmî nefret suçu verileri ülkeden ülkeye büyük farklılıklar gösteriyor. Ancak, resmî nefret suçu verilerinin azlığının nefret suçunun yokluğuna işaret etmediği, ancak nefret suçlarına yönelik kapsamlı bir yaklaşım eksikliğinin bu suçları görünmez kıldığı dile getiriliyor.
Raporda, işlenen nefret suçlarının gerçek sayısı hakkındaki bilgileri artırmak ve mağdurları desteklemek için daha fazla çalışma yapılması gerektiği aktarılıyor. Ayrıca, devletlerin bu suçları etkili bir şekilde izlemediğinde, kaydetmediğinde ve hedef grupları nefret suçlarını bildirmeye teşvik etmediğinde, nefret suçu mağdurlarının ihtiyaçlarının karşılanmayacağı ve adalete erişimin engelleneceği belirtiliyor.
Bunun yanında, nefret suçu verilerini rapor etmeyen devletlerin AGİT’in bu tür suçları ele alma taahhütlerinin gerisinde kaldığı vurgulanıyor. Her ne kadar nefret suçu hakkında veri toplayan devlet sayısı artsa da bu rakamların çoğunun nefret suçlarının arkasındaki önyargı saikini tespit etmeyen ve/veya nefret suçunu diğer suç türlerinden ayırt etmeyen yetersiz kayıt mekanizmalarına dayandığı da raporda öne çıkıyor.
AGİT’e göre, ülkeler nefret suçlarını kaydetmek ve veri toplamak için kullandıkları mekanizmaları iyileştirmenin yanı sıra, nefret suçlarının özel doğası hakkında farkındalık yaratmak için daha fazlasını yapmalı. Bu çalışmalar, ceza adaleti yetkililerinin nefret suçlarını etkili bir şekilde tanıma, kaydetme, soruşturma ve kovuşturma kapasitelerini artırmayı da içeriyor.
Raporda ayrıca, nefret suçlarının hedefi olduğu topluluklara toplumda istenmedikleri ve tehditle şiddetin çok uzakta olmayacağı mesajını verdiği dile getiriliyor. Bu bağlamda, AGİT katılımcı devletlerinin nefret suçunun neden olduğu zararın tanınması, mevzuatta önyargı saikinin vurgulanması ve faillere yeterli cezalar verilmesinin sağlanması için harekete geçmesinin önemine işaret ediliyor.
Mağdurların korunmasını, adalete erişimlerini ve özel uzman desteği almalarını sağlamak için, yetkililerin ayrıca mağdur destek sistemlerini güçlendirmesi ve mağdur olanlara doğrudan destek sunan sivil toplum kuruluşlarıyla yakın iş birliği içinde çalışması gerektiği de raporda vurgulanıyor.
DKİHB bu kapsamda, AGİT bölgesindeki ülkelere nefret suçu mağdurlarını desteklemelerine, nefret suçu izleme ve kaydetme uygulamalarını iyileştirmelerine ve sivil toplumla iş birliğini güçlendirmelerine destek olacak birçok aracı ve kaynağı da sunuyor.
Rapora ulaşmak için lütfen tıklayın.
[1] Bu vakaların tamamı Türkiye’de yaşayan Alevilere yönelik saldırılardan oluşmaktadır, orijinal veri setinde “Müslümanlara yönelik önyargı” olarak kodlanmıştır.)