Yeni Kitapçık / Düşünce, Din veya İnanç Özgürlüğü Hakkı Nedir?
İnanç Özgürlüğü Girişimi tarafından hazırlanıp yayınlanan “Düşünce, Din veya İnanç Özgürlüğü Hakkı Nedir?” adlı kitapçığı okumak için aşağıdaki tıklayınız.
1. Giriş
Günümüzde, farklı din veya inançlara mensup veya herhangi bir dine inanmayan pek çok kişi ve grubun, düşünce, vicdan, din veya inanç hakkına dayanarak çeşitli taleplerini dile getirdiklerini görüyoruz. Bu bağlamda Din Kültürü Ahlak Bilgisi dersleri, başörtüsü, Diyanet – Devlet ilişkisi, din görevlisi yetiştirme, ibadet yeri açma, dini öğretme ve yayma ve vicdani ret gibi konular sürekli olarak Türkiye’nin gündeminde yer almaya devam ediyor.
Elinizdeki kitapçık uluslararası hukuka göre düşünce, vicdan, din veya inanç özgürlüğü hakkının kapsamı ve meşru sınırlamaları hakkında bilgi vermektedir. Amaç, düşünce, vicdan, din veya inanç özgürlüğü hakkıyla ilgili konuları düşünürken veya değerlendirirken bunlarla ilgili hukuki standartların göz önünde bulundurularak değerlendirilmesine katkı sağlamaktır.
2. Düşünce, Din veya İnanç Özgürlüğü
Hakkının Kapsamı Nedir?
Din veya inanç özgürlüğü hakkı, inançlı bireyler ve dini topluluklar için olduğu kadar, inanmayanlar veya dinle ilgilenmeyenler için de değerli bir haktır. Birçok ülkenin anayasasında korunduğu gibi, uluslararası insan hakları sözleşmelerinde de temel bir hak olarak güvence altına alınmıştır.
Din veya inanç özgürlüğü hakkının, temel bir hak olduğu konusunda anlaşma sağlamak nispeten kolaydır. Öte yandan bu hakkın kapsamı, yani neleri içerdiği, konusunda uzlaşma sağlamak son derece zordur. Bu konuda uzlaşma sağlamanın zorluğu Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında yapılması kararlaştırılan “Her Türlü Dini Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Uluslararası Sözleşme”nin hala yapılamamamış olmasında da açıkça görülmektedir.
Peki, ülkemizin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (Sözleşme) göre düşünce, vicdan, din veya inanç özgürlüğü tam olarak neyi korumaktadır? Sözleşme’nin 9. Maddesi şöyle der:
1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel olarak ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.
2. Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.
Bu hakkın bazı önemli unsurlarına bakalım:
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü herkesin hakkıdır. Dolayısıyla bir ülkede yaşayanlar arasında, bu hakkın kullanımı açısından vatandaş veya yabancı ayrımı yapılamaz. Devletler bu hakkı, ülkelerinde bulunan herkes için koruma yükümlülüğüne sahiptir.
Din ve inanç özgürlüğü sadece semavi dinlere inananları korumaz. Geleneksel dinlere, yeni din ve inançlara bağlı veya ateizm ve agnostikliği benimseyen kişileri de korur. Yine de, her “inanç” Madde 9 kapsamı içinde değildir, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) göre inancın, “belirli bir düzeyde inandırıcılığı, ciddiyeti, bağı ve önemi” olmalıdır.[1]
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkı, devlet indoktrinasyonunu veya düşünce özgürlüğüne müdahale anlamına gelebilecek türde zorlamayı kesin olarak yasaklar. Hiç kimse bir dine veya dilediği inanca sahip olma özgürlüğünü zedeleyecek bir zorlamaya maruz bırakılamaz.
Kişi din veya inancını açıklamaya zorlanamaz. Gerek devlet kurum ve görevlilerinin, gerekse üçüncü kişilerin din veya inancı açıklamaya zorlayacak uygulamaları, din veya inanç özgürlüğü hakkına aykırıdır.
Türkiye’den kaynaklanan bir davada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, devletin kimlik veya nüfus kayıtlarında kişilerin dini inançlarını kaydetmesini “dini açıklamaya zorlama” olarak değerlendirerek Madde 9’un ihlal edildiğine karar vermiştir.[2]
Kişiler herhangi bir din veya inancı benimseme, değiştirme veya kabul etmeme hakkına sahiptir. Bu hak sınırlanamaz.
Kişinin kendi dinini veya inancını yayma hakkı da din ve inanç özgürlüğü hakkı kapsamındadır. Yehova’nın Şahidi olan bir kişinin komşusuna yönelik ısrarlı dini yayma çabalarından ötürü cezalandırılması üzerine Yunanistan’a karşı açılan davada AİHM, Yunanistan’ın Madde 9’u ihlal ettiğine hükmetmiştir. Başvurucunun dinini yaymasının engellenmesi için önemli bir sosyal neden olmamasını dikkate almıştır.
Öte yandan, AİHM dini yayma hakkını tanırken,[3] bazı sınırları olduğunu da belirtmiştir. Örneğin, inancını yayan kişinin, statüsü gereği karşısındaki kişi üzerinde hiyerarşik olarak üst konumda bulunması nedeniyle (asker as üs ilişkisi, öğretmen-öğrenci ilişkisi vb.) kişilerin baskı hissedebileceği durumlarda dini yayma hakkı kısıtlanabilir.[4] Birleşmiş Milletler Din veya İnanç Özgürlüğü Özel Raportörü’ne göre, gerek devlet gerekse başkaları tarafından zorlama yoluyla din değiştirilmesi uluslararası hukuk tarafından kesin olarak yasaklanmıştır. Bu tür davranışlar ulusal ceza hukukunun konusu haline gelir. Öte yandan, misyonerlik faaliyeti, din ve inancın meşru bir ifadesi (dışa vurumu) olarak kabul edilir ve bu nedenle BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (MSHS) Madde 18’in ve başka ilgili uluslararası insan hakları sözleşmelerinin koruma kapsamı içinde yer alır.[5]
Herhangi bir din veya inancın meşru olup olmadığına karar vermek devletin tarafsızlık yükümlülüğüyle bağdaşmaz. Moldova Metropolit Kilisesi’nden ayrılmak isteyen Besarabya Metropolit Kilisesi’nin, devlet yetkilileri tarafından tanınmaması üzerine Besarabya Metropolit Kilisesi’nde dini görevleri olan bazı kişilerin, söz konusu tanınma olmadan dinlerinin gereklerini yerine getirememeleri üzerine AİHM’ye yaptıkları başvuru üzerine AİHM, Moldova’daki yasalara göre, Besarabya Metropolit Kilisesi’nin, dini törenlerini yerine getiremeyeceğini, üyelerinin dinlerini uygulayamayacaklarını, tüzel kişiliğe sahip olmadıkları için varlıklarının hukuki korumadan yararlanamayacağını göz önünde bulundurarak Madde 9’un ihlal edildiğine karar vermiştir.[6]
Kişiler, din ve inançlarını ibadet, öğretim, uygulama ve törenler aracılığıyla, tek başlarına ya da birlikte, kamuya açık alanlarda veya özel alanlarda dışavurma hakkına sahiptir. Bu hak çok kapsamlıdır ve ancak belirli koşullar altında sınırlanabilir.
MSHS’ni yorumlama konusunda yetkili olan İnsan Hakları Komitesi’ne (İHK) göre ibadet kavramı, inancı doğrudan açıklamaya yönelik ayinler ve törenler ile bu tip eylemlerin bir parçasını oluşturan ibadet yerleri inşa etme, törensel objelerin kullanılması, sembollerin teşhiri, tatillere ve dinlenme günlerine uyulmasını da içermektedir.[7]
Din veya inancın gereklerinin uygulanması sadece törenleri değil aynı zamanda, beslenme ile ilgili belirli adetleri, belirli kıyafetlerin giyilmesi veya başörtü takılmasını, hayatın belirli aşamalarıyla igili törenlere katılmayı, özellikle belirli bir grubun kullandığı belirli bir dili konuşmayı da içerebilir.[8]
Askerlik hizmetine vicdani ret de din veya inanç özgürlüğünün koruma kapsamına girmektedir. Yine İHK’ya göre öldürücü silah kullanma zorunluluğunun, inanç özgürlüğü ve dini veya inancı açıklama hakkıyla ciddi şekilde çatışması durumunda MSHS’nin 18. Maddesinin vicdani ret hakkına yer verdiği düşünülebilir. Bu hak, yasalarda tanınıyor ise, vicdani retçilerin inançları arasında ayrım yapılmadan uygulanmalıdır.[9] Yani bir kişinin hangi dine mensup olduğu uygulamada farklılığa yol açmamalıdır. Kısa bir süre önce alınan Bayatyan kararıyla, AİHM de askerlik hizmetine vicdani reddi, din ve inanç özgürlüğünün kapsamı içinde olduğunu kabul etmiştir.[10]
Birleşmiş Milletler Din veya İnanca Dayanan Her Türlü Hoşgörüsüzlüğün ve Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Bildiri,[11] din veya inanç özgürlüğünün kapsamındaki bazı hakları şöyle sıralar:
a) Bir din veya inanç ile bağlantılı olarak, ibadet etme veya toplanma, ve bu amaç için gerekli yerleri kurma ve kullanma;
b) Gerekli vakıf veya insancıl amaçlı kurumlar kurma ve bunları işletme;
c) Bir dinin veya inancın törenlerine veya geleneklerine ilişkin gerekli araçları ve materyalleri yeterli ölçüde yapma, alma ve kullanma;
d) Bu alanla ilgili yayınları hazırlama, yayınlama ve dağıtma;
e) Bir din veya inancın öğretimini, bu amaçlar için uygun yerlerde gerçekleştirme;
f) Bireylerden ve kurumlardan gönüllü mali yardımda bulunmalarını isteme ve bu yardımı alma;
g) Bir dinin veya inancın gerekleri ve standartları bakımından uygun olan liderleri yetiştirme, atama, seçme ve yerini alacak olanı belirleme;
h) Bir kimsenin, dininin veya inancının kurallarına uygun olarak dinlenme günlerine, bayram tatillerine ve törenlerine uygun davranma;
i) Ulusal ve uluslararası düzeyde, din ve inanç konularında bireyler ve topluluklarla iletişim kurma ve sürdürme;
[1] AİHM, Campell ve Cosans Birleşik Krallık Davası, (Seri A) No. 48 (1982), ¶. 36.
[2] AİHM, Sinan Işık Türkiye Davası, No. 21924/05, 02.02.2010.
[3] AİHM, Kokkinakis Yunanistan Davası, No. 14307/88, 25.05.1993.
[4] AİHM, Larissis Yunanistan Davası, No. 23372/94, 24.02.1998.
[5] BM Din veya İnanç Özgürlüğü Özel Raportörü Derlemesi, 67.
[6] AİHM, Beserabya Metropolit Kilisesi ve diğerleri Moldova Davası, Başvuru No. 45701/99, 13.12.2001.
[7] İHK, BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi, Madde 18 üzerine Genel Yorum No. 22.
[8] Id.
[9] Id.
[10] AİHM, Bayatyan Ermenistan Davası, No. 23459/03, 07.07.2011.
[11] BM Din veya İnanca Dayalı Her Türlü Hoşgörüsüzlüğün Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Bildiri (1981), Madde 6.
Kitapçığa ulaşmak için tıklayınız.