KütüphaneYayınlar

‘Türkiye’de Zorunlu Din Eğitimi’ raporu yayımlandı

İnanç Özgürlüğü Girişimi Proje Koordinatörü Dr. Mine Yıldırım tarafından yazılan, ‘Türkiye’de Zorunlu Din Eğitimi: Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersi ve Kitapları Hakkında İnsan Hakları Temelli Bir Değerlendirme’ raporu yayımlandı.

Rapor, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği (ESHİD) ve Norveç Helsinki Komitesi (NHC) iş birliğiyle yürütülen ve Hollanda Büyükelçiliği MATRA programı tarafından desteklenen, ‘Türkiye Eğitim Sisteminde Çoğulculuğu ve Din ve İnanç Özgürlüğünü Destekleme’ projesi kapsamında hazırlandı.

Rapor, Din Kültürü Ahlak Bilgisi (DKAB) ders programı ve kitaplarının insan hakları hukukuna uygun bir şekilde geliştirilmesine katkı sunmak amacıyla hazırlandı. Bu amaçla, DKAB dersleri, çocuğun din veya inanç özgürlüğü, katılım hakkı ve ebeveynlerin çocuklarını kendi dini veya felsefi görüşleri doğrultusunda yetiştirme hakkı açısından uluslararası insan hakları hukukunu temel alan bir yaklaşımla değerlendirildi.

Raporda, temel olarak DKAB derslerinin insan hakları hukukunun temel hükümleriyle uyumlu olup olmadığı incelendi. Bu bağlamda, inceleme için hem klasik vaka temelli insan hakları izleme yönteminden hem de insan haklarının göstergelerle izlenmesi yönteminden yararlanıldı. Söz konusu yöntemlerden faydalanılarak ulusal insan hakları koruma mekanizmaları kararları ve DKAB ders kitapları incelendi.

Türkiye, taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinden doğan yükümlülükleri sebebiyle DKAB dersi alanında dikkate alınması zorunlu olan önemli hukuki yükümlülükler üstleniyor. Bunlar arasında özellikle çocuğun düşünce, din ve vicdan özgürlüğü, katılım hakkı ve eğitim hakkı, ebeveynlerin din veya inanç özgürlüğü, eşitlik ve ayrımcılık yasağı ve devletin tarafsızlık yükümlülüğü gereği öne çıkıyor. Öte yandan, Türkiye’nin eğitim hakkı ve azınlıkların korunmasına yönelik çekinceleri halen yürürlükte. Ulusal hukuki çerçeve, özellikle anayasal düzeyde çocuklar da dahil olmak üzere “herkesin din ve vicdan özgürlüğü” hakkını korurken bir yandan da zorunlu DKAB dersini öngörüyor.

Yasalarda çocuğun din veya inanç özgürlüğünü açık ifadelerle koruyan bir hüküm bulunmuyor. Oysa, her çocuk düşünce, din ve vicdan özgürlüğü hakkına sahiptir ve bu hakkı, gelişen kapasitesi ölçüsünde kullanabilir. Ebeveynler çocuğun din eğitimiyle ilgili karar verici olarak ön plana çıksa da, bunun “sınırsız bir hak” olmadığı göz ardı edilebiliyor. DKAB dersinin doğrudan paydaşı olan çocuklar olmasına ve çocukların da bu mesele ile ilgili görüşlerini ifade edebilecek olmasına karşın, çocukların DKAB dersiyle ilgili politika yapım, DKAB ders programı ve kitaplarının oluşturulma ve muafiyet sisteminin uygulanma süreçlerine katılımı için öngörülen prosedürlerin olmadığı ve bu hakkın hiçbir şekilde güvence altına alınmamış olduğu görülüyor.

DKAB dersi programı, ders materyalleri ve eğitim ortamı insan hakları hukukuyla uyumlu “dinler hakkında” tarafsız, nesnel ve içermeci bir ders ise zorunlu olarak okutulabilir. Öte yandan, dini eğitim niteliğine sahip ise insan hakları hukuku ile uyumlu, isteğe bağlı ve ayrımcılık içermeyen bir muafiyet sistemi uygulanmalı.

DKAB ders kitaplarına dair bulgular

DKAB dersi, haftada iki saat olmak üzere, temel eğitimde (4-12. sınıflar arasında) zorunlu olarak okutulan dersler arasında yer alıyor. DKAB ders kitabı içeriğinin insan hakları standartlarıyla uyumlu olması için çocuğun düşünce, din ve vicdan özgürlüğüne, katılım hakkına ve ebeveynlerin çocuklarını kendi dini ve felsefi görüşleri doğrultusunda yetiştirme hakkına saygı gösterilmesi gerekiyor. Bununla bağlantılı olarak “dinler hakkında eğitim veya din kültürü” niteliğine sahip olması gereken kitap içeriklerinin tarafsızlık ve nesnellik, kapsayıcılık, doktrinsel olmama gibi niteliklere sahip olması gerekiyor.

Ancak incelenen DKAB ders kitaplarında aşağıdaki bulgular göze çarpıyor:

  • Tanrı’nın varlığı ve doğası, Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed, dünyanın oluşumu, insanın ve hayatın amacı, ölüm, ölüm sonrası, melekler ve cinler gibi varlıklar hakkında her sınıf düzeyinde ilahiyat disiplini temel alınarak İslam dininin doktrinlerinin pozitif önermeler şeklinde sunulduğu tespit edildi.
  • DKAB ders kitapları, din eğitimi olma niteliğini koruyor; dinler hakkında tarafsız ve nesnel olmayan, Sünni İslam ilahiyat bakış açısıyla sunulan bilgiler içeriyor.
  • Ortaya konan doktrinsel bilgiler, bazı ebeveynlerin dini veya felsefi görüşleriyle uyumlu olabildiği gibi bazı ebeveynlerin dini veya felsefi görüşleriyle çelişkili.
  • Kitaplarda Alevilik sınırlı bir şekilde yer alıyor. Ayrıca, Alevi toplumu için ibadet yeri sayılan cemevlerinin ibadet yeri olduğu, Alevi ibadeti olan semahın bir ibadet biçimi olduğu ifade edilmiyor.
  • Musevilik ve Hristiyanlıkla ilgili bilgiler, bu dinlerin ibadetlerinin uygulamalarına geniş bir şekilde yer verse de, başta bu dinlerin kaynaklarının tahrif edilmiş olduğu bilgisinin İslam doktrinine gönderme yapılarak verilmesi, yaygın önyargı ve yanlış bilgileri destekler nitelikte.
  • Ateizm ve deizm gibi farklı felsefi yaklaşımlar, İslami inanç savunmasıyla ele alınıyor ve tarafsız bir şekilde sunulmuyor. Bu nedenle hem çocuğun düşünce, din ve vicdan özgürlüğü hem de ebeveynlerin çocuklarını dini veya felsefesi görüşleri doğrultusunda yetiştirme haklarına müdahale oluşturmaya devam ediyor.
  • “Dinimiz”, “peygamberimiz”, “kutsal kitabımız Kuran- Kerim” gibi dini içeriden öğreten ifadeler birçok kitapta kullanılmaya devam ediliyor.
  • Yer alan değerlendirme soruları, çocukların nesnel olarak sunulmayan doktrinsel konularda “doğru” cevabı vermek durumda kaldığı ve çocukların “doğru” davranış olarak belli davranışlara yönlendirildiği gözlemleniyor. Bu da çocuğu, düşünce, din veya vicdan özgürlüğüne aykırı davranmak zorunda kalabileceği koşullara maruz bırakıyor.
  • DKAB programının amaçlarından biri, öğrencilerin “milli değerleri” benimsemeleridir ve bu değerler, Türkiye’deki dini ve diğer çeşitliliği dikkate alacak şekilde sunulmuyor.
  • DKAB ders kitapları, Toledo Kılavuz İlkeleri’nin dinler hakkında öğretimle amaçlanan bazı önemli kazanımlara yönelik içeriğe de yer vermiyor. Örneğin, “dinsel topluluklar ve üyelerine ilişkin olumsuz basmakalıp tipler hakkında bilgi sahibi olarak bunları fark etmek ve sorgulamak”, “dinsel farklılıklara saygının olmadığı zamanlarda, tarih içinde, aşırı şiddet yaşandığına dair tarihsel ve psikolojik bir anlayışa sahip olmak”, “hoşgörüsüzlük ve ayrımcılığın olduğu ortamda, saygılı ve hassas bir şekilde karşı harekete geçebilme becerisine sahip olmak” gibi kazanımlara yönelik içerik bulunmuyor. Aksine bunlarla ilgili İslami yaklaşım ve doktrinsel olarak yapılan değerlendirmelerle olumsuz basmakalıpların güçlendirildiği söylenebilir.
[new_royalslider id=”9″]

 

Öneriler:

  • Türkiye uluslararası insan hakları sözleşmelerinde eğitim hakkı ve azınlıkların korunmasına ilişkin koymuş olduğu çekinceleri kaldırmalı.
  • Ulusal hukukta herkesin vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüğü için anayasal koruma ulusal mevzuatta çocuğun düşünce, din ve vicdan özgürlüğünü açıkça tanıyan bir hüküm ile güçlendirilmeli.
  • Din kültürü ve din eğitimi politika ve uygulamaları insan hakları hukuku ve MEB’in üst politika belgelerinde yer alan eğitim hedefleriyle uyumlu hale getirilmeli, verilerle izlenip değerlendirilmeli.
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ivedilikle uygulanmalıdır. Uygulamaya yönelik önlemlerin oluşturulması ve uygulamanın izlenmesi, şeffaf ve geniş katılımlı bir süreçle gerçekleştirilmeli ve izlenmeli.
  • Ulusal mahkemeler dava konusu işlemleri değerlendirirken DKAB dersinin niteliğiyle ilgili nesnel ve insan hakları temelli çalışmaları dikkate alan derinlikli çalışmaları, Anayasa ve uluslararası insan hakları hukukun yükümlülüklerini temel almalı. Bu noktada özellikle çocuk haklarının değerlendirmenin bir parçası önemli bir ilerleme olacak.
  • DKAB ders kitapları geniş katılımlı ve bir süreçle eğitim hakkı, çocuğun düşünce, din veya inanç özgürlüğü, çocuğun katılım hakkı, ebeveynlerin çocuklarını dini veya felsefi görüşleri doğrultusunda yetiştirme haklarını temel alarak, Toledo Kılavuz İlkeleri rehberliğinde değiştirilerek geliştirilmeli.
  • DKAB ders programı ve kitaplarının geliştirilmesi çok disiplinli bir şekilde ele alınmalı ve tüm taraflara görüş ve önerilerini sunmaları için uygun fırsatlar sağlayan açık ve adil prosedürler içermeli.
  • “Milli değer ve kültür” herhangi bir etnik aidiyeti, dini veya inancı tek kaynak olarak almamalı, aksine toplumsal hayatın içinde var olan değerler ve kültürlerin çeşitliliğinden beslenerek ders kitaplarında yerini almalı.
  • DKAB dersiyle ilgili politika ve öğretim materyallerinin geliştirilmesi sürecine çocukların katılımının Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS) Madde 12[1] uyarınca güvence altına alınması için önlem alınmalı. Özellikle, dışlanmış ve dezavantajlı gruplara mensup çocukların karşı karşıya kaldığı engellerin ortadan kaldırılması için özel önlemler alınmalı.
  • Çocuklarla ve çocuklar için çalışan tüm profesyoneller için ÇHS Madde 12 ve pratikteki uygulaması hakkında eğitim sağlanmalı.

Raporun tamamına ulaşmak için lütfen tıklayın.


[1] Taraf Devletler kendi görüşlerini oluşturma kabiliyetine sahip çocuğun, bu görüşleri çocuğu etkileyen her türlü meselede özgürce ifade etme hakkını temin edecek, çocuğun görüşlerine, yaşı ve olgunluğuna uygun olarak gerekli ağırlık verilecektir.

-Bu amaçla, çocuğun, özellikle çocuğu etkileyen her türlü adli ve idari işlemde, doğrudan veya bir temsilci ya da uygun bir organ aracılığıyla, ulusal yasaların usul kuralları ile uyumlu bir şekilde, kendini ifade etme fırsatı sağlanacaktır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu