KütüphaneYayınlar

SKA’lar bağlamında din veya İnanç özgürlüğünün ve cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi

Din veya inanç özgürlüğü ile toplumsal cinsiyet eşitliği arasındaki ilişkiye dair giriş niteliği taşıyan ve bu hak alanlarını sürdürülebilir kalkınma amaçları (SKA’lar) bağlamında inceleyen Danimarka İnsan Hakları Enstitüsü raporu, Dr. Marie Juul Petersen tarafından kaleme alındı. İnanç Özgürlüğü Girişimi’nin Türkçeye çevirdiği rapor için uzmanlar, bir dizi çalıştay aracılığıyla, farklı SKA’larla ilgili olarak din veya inanç özgürlüğü ve toplumsal cinsiyet eşitliği arasındaki ilişkiyi araştırdı ve önerilerle somut eylem fikirleri formüle etti. Rapor, çalıştaylarda ele alınan örneklere, deneyimlere ve fikirlere dair bir enstantane sunuyor ve bir kaynak olarak ileride yürütülecek araştırma ve analizleri teşvik etmeyi amaçlıyor.

Daha detaylı bir şekilde rapor:

  • Din veya inanç özgürlüğü ile toplumsal cinsiyet eşitliği arasındaki ilişkinin aydınlatılmasına katkı sağlamayı;
  • din veya inanç özgürlüğü ile toplumsal cinsiyet eşitliği arasında sağlık, eğitim ve adalete erişim alanlarında ortaya çıkan bazı çatışmalar, paralellikler ve kesişmelere doğrudan eğilmeyi ve buna dair somut örnekler sunmayı;
  • bu güçlüklerin ele alınmasına yönelik örnek uygulamalara işaret etmeyi;
  • ve bu alanda genel tavsiyeler ve eylem fikirleri oluşturmayı hedefliyor.

Rapora göre, din veya inanç özgürlüğü ile toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik ihlallerin kesiştiği birçok örnek olmasına rağmen din veya inanç özgürlüğü ile toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan kişiler nadiren iş birliğinde bulunuyor. Bunun yanında, din veya inanç özgürlüğü ile toplumsal cinsiyet eşitliğini ilgilendiren haklar çoğu zaman birbiriyle çelişiyor gibi görünüyor.

Raporda, bu iki kavram arasındaki normatif çatışmaya ilişkin (yanlış) kanının altında yatan sebebin çoğunlukla din veya inanç özgürlüğünü dini -ve genellikle de tutucu, ataerkil nitelikteki bir dini- koruyan bir hak olarak algılama eğilimi olduğu aktarılıyor. Kimileri açısından bu algı, din veya inanç özgürlüğünün toplumsal cinsiyet eşitliğine erişilmesi önünde içkin bir engel olarak görülmesi; kimileri açısından ise toplumsal cinsiyet eşitliğinin dini değer ve uygulamaların korunması karşısında bir tehdit olarak görülmesi anlamına geliyor.

Çalışmaya göre bu iki insan hakkı normunun birbirine zıt şekilde yorumlanması birtakım sonuçlara yol açıyor:

  • Din veya inanç özgürlüğü ile toplumsal cinsiyet eşitliği arasındaki kesişmelere karşı ilgisiz veya isteksiz kalınması;
  • gereksiz çatışmalar;
  • fiili ihtilafların tatminkâr çözümlere ulaştırılmaması;
  • ve sırasıyla din veya inanç özgürlüğü ile toplumsal cinsiyet eşitliği alanlarında çalışan aktörler arasında sinerji, öğrenim ve iş birliği imkânlarının kaybolması.

Sonuç olarak, tam da bu haklar kapsamında korunması amaçlanan insanlar açısından yalnızca hukuki korumaya ilişkin boşluklardan ötürü zarar görmüyor. Bunun yanında, “din veya inanca dayalı ayrımcılık ile toplumsal cinsiyetlerine dayalı ayrımcılığın kesişme noktasında bir yaşam süren” milyonlarca insanın ihtiyaçlarına, isteklerine ve deneyimlerine yönelik duyarlılık geliştiremeyen strateji ve projelerden de ötürü sakıncalı durumlar ortaya çıkıyor.

Bahsi geçen zorlukların üstesinden gelebilmek amacıyla, Mart 2019’da Danimarka ve Norveç Dışişleri Bakanlıkları, din veya inanç özgürlüğü, toplumsal cinsiyet eşitliği ve sürdürülebilir kalkınma amaçlarına yönelik yukarıda bahsi geçen uzman danışma sürecini başlattı. Bu süreçte, otuzu aşkın ülkeye mensup çok çeşitli kurumsal, mesleki, dini veya coğrafi çevreyi temsil eden yetmişten fazla seküler ve farklı inançlara mensup uzman yer aldı.

Danışma sürecinde organize edilen çalıştaylarla, sağlık, eğitim ve adalete erişim bağlamında din veya inanç özgürlüğü ile cinsiyet eşitliği arasındaki ilişkiyi analiz etmek ve olumlu sinerjileri belirlemek amaçlandı.

Adalete erişim, eğitim, sağlık konulu çalıştaylarda ortaya çıkan tartışma, analiz, görüş ve tavsiyelerin özetlendiği raporda:

  • Din veya inanç özgürlüğü ve toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili haklar arasındaki ilişkiye açıklık getiriliyor. Bu ilişkinin ortaya çıktığı çeşitli biçimler açıklanırken, farklı ayrımcılık türleri ve buna dahil olan farklı aktörler birbirinden ayrılarak izah ediliyor. Aynı zamanda güçlükler bakımından dinin oynadığı role/rollere dair bir tartışma yürütülüyor;
  • 2030 Gündemi ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları anlatılarak, din veya inanç özgürlüğü ile toplumsal cinsiyet eşitliğinin bu çerçeve içerisine oturtulmasındaki sebepler özetleniyor;
  • din veya inanç özgürlüğü ile toplumsal cinsiyet eşitliği arasında sırasıyla adalete erişim (SKA 16), eğitim (SKA 4) ve sağlık (SKA 3) alanlarındaki ilişki analiz ediliyor. Bu alanların her birindeki temel zorluklara işaret ediliyor ve bu zorluklarla mücadele etmek açısından örnek uygulamalara dikkat çekiliyor;
  • söz konusu üç tematik alanı da ilgilendiren ortak tavsiyelerin yanı sıra, bu alanlara ilişkin seçilmiş eylem fikirleri paylaşılıyor.

Raporu okumak için lütfen tıklayın.

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu