Rahip Santoro Cinayeti’ndeki “Sessizlik” / “Silence” in the priest Santoro murder
Bianet, 06.02.2012
Summary in English below.
Altı yıl önce gerçekleşen Rahip Santoro cinayeti hakkında görüştüğümüz Orhan Kemal Cengiz, olayın Dink cinayeti ve Zirve Yayınevi katliamı ile birlikte ele alınması gerektiği ve üç olayda da hem polisin hem askerin parmağı olduğu görüşünde.
Trabzon’daki Santa Maria Kilisesi’nin Katolik rahibi Andrea Santoro’nun 5 Şubat 2006’da silahlı saldırı sonucu öldürülmesinin üstünden altı yıl geçti.
Santoro cinayeti hakkında görüştüğümüz hukukçu-yazar Orhan Kemal Cengiz, Santoro cinayeti, Hrant Dink cinayeti ve Malatya’da Zirve Yayınevi’nde gerçekleşen katliamı bir bütün olarak ele almak gerektiği görüşünde.
Üç olay arasında pek çok şüpheli bağlantı olduğunu düşünen Cengiz, Santoro dosyasının, olayın bir çocuğun üstüne yıkılarak kapatıldığını, oysa dosyanın yeniden açılması durumunda Hrant Dink cinayeti ve Zirve Yayınevi katliamını da aydınlatabilecek delillere ulaşılabileceğini ifade etti.
Cinayet sonrası gözaltına alınan 16 yaşındaki Oğuzhan Akdin, emniyet ve savcılıkta susma hakkını kullandıktan sonra çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanmıştı.
Trabzon savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Akdin için “tasarlayarak insan öldürmek” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet istenirken 10 Ekim’de Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarılan Akdin, 18 yıl 10 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonra Yargıtay, 4 Ekim 2007’de kararı onadı.
Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu , bianet’e yazdığı 14 Ağustos 2008 tarihli makalesinde Ergenekon iddianamesindeki Ege Ordusu İstihbarat Başkanlığı evrakında sıralanan misyonerlik faaliyetlerinin olduğu şehirlerin listesine atıfta bulunarak, buralarda Hıristiyanlara yönelik saldırılardaki artışa dikkat çekiyordu.
Mavioğlu, tüm bu saldırıların ortak yanı olarak ise yakalanan kişilerin ya çocuk ya da akli dengesi bozuk kişiler olduğunun altını çiziyordu.
Santoro cinayeti sonrasında da o sırada 16 yaşında olan Oğuzhan Akdin olayın tek faili olarak tutuklandı.
Ancak 16 yaşında bir çocuğun 10 bin liralık Glock marka tabancaya nasıl ulaştığı, bu yaşta bir çocuğun uzak mesafeden iki kurşun sıkıp ikisini de hedefe nasıl isabet ettirdiği, Dink ve Santoro cinayetlerinde polis Muhittin Zenit’in rolü, Dink cinayeti sanıklarından Yasin Hayal’in Rahip Santoro’yu dövdüğü gibi pek çok iddia ve soru işareti dosyayla birlikte rafa kalkmış oldu.
Hukukçu, yazar Orhan Kemal Cengiz, Rahip Santoro cinayetini, sonrasında yaşanan Hrant Dink cinayeti ve Malatya’da Zirve Yayınevi katliamının başlangıç vuruşu olarak değerlendiriyor.
Üç olayda da katil profillerinin aynı şablondan çıkmış gibi olduğunun altını çizen Cengiz, bu gençleri şöyle tarif ediyor:
“Yaşları 17-19 arası değişen, aşırı milliyetçi, bir şekilde devletin istihbarat birimleriyle bir hikayeleri olan ve aslında tam da Ergenokan’da bahsedilen lümpen gençlerin örgütlenmesi konseptinde anlatılanlara tıpa tıp uyan bir model.”
Santoro cinayetinden sonra toplumun olayı “öfkeli bir delikanlı Hıristiyan din adamını öldürdü” şeklinde yorumladığını, tüm bağlantıların Zirve Yayınevi katliamı sonrası kurulduğunu söyleyen Cengiz, Santoro cinayeti dosyasının, hiç kimsenin bir şey anlamasına fırsat kalmadan, son derece hızlı şekilde kapatıldığını söyledi.
Haberin tamamına ulaşmak için tıklayın.
Summary
Lawyer/writer Orhan Kemal Cengiz commented on the case of Priest Santoro who was killed on 5 February 2006 saying that this case must be considered together with the case of Hrant Dink and the murder of three Christians in 2007 in Malatya. He argues that these have many common elements including the profile of perpetrators. He also argues that if the Santoro case were re-opened, this could help to solve the other two cases. Following the Santoro murder, O. Akdin- 16 at the time- was sentenced to 18 years, 10 months and 20 days in prison.
________________________________________________________________________________________