Arşivİnanç Özgürlüğüyle İlgili Haberler

Dedi, Demedi, Dedi, Demedi / He said it, he didn’t, he did, he didn’t

10.05.2012, Bianet- Işıl Cinmen

Summary in English below.

Başbakan “tek din” derken malumu ilam etti ama nedense kimse bunu duymaya hazır değildi. Hatta eksik söyledi, tek dine rahatlıkla tek mezhebi de ekleyebilirdi.

“(…) Üçüncüsü tek din dedik.

Dil değil.

Din. Din.

Tek din. Bunu söyledik.”

Başbakan bunu henüz söyleyemeyeceğini anlayınca dört gün sonra açıklama yaptı. “O gün orada ‘tek vatan’ yerine tek dini söylemiş oldum” dedi. Dilinin sürçtüğünü söyledi.

Müslümanlar, Gayri Müslimler, ateistler ve agnostikler, tüm Türkiye biliyor ki Başbakanın dili sürçmedi.

Başbakan “tek din” derken malumu ilam etti ama nedense kimse bunu duymaya hazır değildi. Hatta eksik söyledi, tek dine rahatlıkla tek mezhebi de ekleyebilirdi.

Fakat ortalık karıştı.

Hüseyin Çelik, Başbakan yerine konuşarak “Demokratik ve laik ülkelerde tek din olmaz. Sayın Başbakan bunu bir kez söyledi ve arkasında durmadı. Bu bir dil sürçmesidir” dedi. Oysaki Başbakan bunu 4 Mayıs’ta bir defa sonra 5 Mayıs’ta dört defa söyledi.

 Türkiye Cumhuriyeti’nde 1924’den beri tek din var. Bu devletin bir Diyanet İşleri Başkanlığı var.

Görevi kanunla tanımlıdır. İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere Başbakanlığa bağlı çalışır.

Sünni’dir. Diğer mezheplerle ilgilenmez. Diğer mezhepler de ondan ilgi beklemez. Ama Aleviler de, Hıristiyanlar da, Museviler de, Ateistler de vergi verir. Çünkü Sünni İslam bu devletin tek dinidir. Bazılarının kontrol etmeye ve bastırmaya çalıştığı, diğerlerinin hâkim kılmaya ve etkinleştirmeye çalıştığı bir tek dindir. Zaten laik bir ülkede din problemdir, kontrol edilmesi gerekendir.

Seküler devletlerde, din kontrol altına alınmaya çalışılmaz. Din ve devlet özerk, farklı iki alan olarak var olur. Diyanet işleri olmaz. Dinden korkulmaz. Devlet tüm dinlere eşit mesafede durma prensibini içselleştirmiştir. İşte ancak bu şekilde “tek din” olmaz.

 Türkiye “tek din”i kırmaya çalışması gereken bir zamanda hızla “mutlak din”e doğru ilerliyor. Dindar gençlik yetiştirmek isteyen hükümet yetkilileri, çalı diplerini yatak odası gibi gören Emniyet Müdürleri, içkiyi yasaklayan valiler, tekten seçmeli Kuran dersleri, yanına Muhammed Peygamber’in hayatı, üniversitelerde evrim karşıtı paneller birbirini kovalıyor.

Başbakan’ın “dil sürçmesi” şu anda Anayasal bir suç ama ileride olmayabilir. Laiklik ilkesi anayasadan çıkacak olursa o haberin “ilgili haberler” linkine bu yazıyı eklemek istemiyorum.

Haberin devamına ulaşmak için tıklayın.

Summary

Although Prime Minister Erdoğan said that his statement about “one religion for Turkey” was a slip of the tongue, Muslims, non-Muslims, atheists and agnostics know that it was not. Actually when he said “one religion” he declared the obvious but people didn’t seem ready for it. Actually he could have just added “one denomination” just as well. Since 1924, since the Presidency of Religious Affairs has been established, this country has one religion. In a secular state normally there cannot be state control over religion.

_________________________________________________________________________________________

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu